FİKİR ÜRETMEK
Aklını, ıvır-zıvırın sahte gösterişine teslim eden milletlerin bilgi toplumu olmaları, leyleklerin düz tepsiden su içmeleri kadar zordur.
Bilge Ata
Hayırlı fikir üretenlere, ürettikleri fikirleri halka yansıtanlara ve insanlığın yararına sunanlara şükran borçluyuz. Kim, hangi alanda fikir üretiyorsa biz o kişilere teşekkür etmeliyiz. Fikrin elbette hayırlısı, hayırsızı olacağı gibi, tutarlısı, tutarsızı da olacaktır. İnsanların her şeyi bilmeleri ise tabiaten /doğal olarak mümkün değildir. Bütün bunlarla birlikte biz, şahsen Yüce Milletimiz için böyle bir çetin yolu seçmişsek ve Yüce milletimize böyle kapsamlı bir araştırma ürününü sunabilmişsek, kendimizi bahtiyar sayacağız. Bizim ve ürettiklerimizin değeri, kısa sürede anlaşılamayabilir. Fakat bir gün gelecek Yüce Halkımız, üretilen bu fikirleri özümseyecek ve yarının nesillerine armağan edecektir.
“GEÇMİŞE ŞÜKRAN BORÇLUYUZ”
“ Hak Birliğinin gereği olarak bize düşen, hakiki ve ciddi konularda, kendilerinden büyük ölçüde yararlandıklarımız şöyle dursun, basit ve küçük ölçüde yararlandıklarımızı dahi karalamamaktır. Her ne kadar bazı gerçekleri görmemişlerse de bize intikal eden düşünce ürünleri ile onlar, bizim atamız ve ortağımız sayılırlar. O ürünler ise onların gerçeğine eremedikleri birçok bilgiye ulaşmak için bir yol, bir araç olmuştur.
Özellikle şu husus bizce ve dilimizi konuşamayan bizden önceki seçkin felsefecilerce iyi bilinmektedir ki, ne bir kişi, ne de bir topluluk kendi çabası ile gerçeği tam olarak yakalayabilmiştir.
Çabaları sonucunda bunlar ya gerçek adına bir şey elde edememişler, ya gerçekle kıyaslanınca çok az şey elde edebilmişlerdir. Fakat her birinin gerçek adına elde ettiği o azıcık bilgiler, bir araya toplanınca büyük bir değer oluşturmuştur.
O halde, bize gerçeği büyük ölçüde getirenler bir yana, onu azıcık olarak ulaştıranlara da şükran borcumuz büyük olmalıdır. Çünkü onlar, kendi düşünce ürünlerine bizleri ortak ettiler ve sundukları mantıkî önermelerle gizli gerçeklere ulaşmanın yollarını kolaylaştırdılar. Onlar olmasaydı bu kadar yoğun çalışmamıza rağmen doğru önermelerden hareketle sonucu çıkarıp bilinmeyene ulaşmamız mümkün olmazdı. İşte bu birikim, geçmiş yüzyıllardan beri zamanımıza kadar süregelen yoğun ve yorucu çalışmaların sonucudur. Bir kimsenin ömrü ne kadar uzun, çalışmaları ne kadar ciddi ve yoğun, fikri de ne kadar ince olursa olsun, zaman olarak kendisini kat-kat aşan bu birikimi, hayatı boyunca elde etmesi mümkün değildir.
Felsefede, Yunanlıların seçkin kişisi olan Aristo Tales bu konuda ne güzel söylemiştir, der ki:
“Bize gerçek adına bir şey getirenler bir yana onların ortaklarına da teşekkür etmeliyiz. Çünkü onlar, bunların varlık sebebi, bunlar da bizim gerçeğe ulaşmamızın sebebidirler.”
Nereden gelirse gelsin, isterse bize uzak ve karşıt milletlerden gelsin, gerçeğin güzelliğini benimsemekten ve ona sahip olmaktan utanmamalıyız. Çünkü gerçeği arayan için gerçekten daha değerli bir şey yoktur. O halde, gerçeği eksik görmek, onu söyleyeni ve getireni küçümsemek yakışık almaz. Hiç kimse gerçeği küçümsemez, aksine herkes ondan şeref duyar.* ……………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………..
*} Kindi felsefi Risaleler. Çeviri-İnce Prof. Dr. Mahmut Kaya İz yay 1994 İstanbul S=3-4
………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………
Gerçeği söylediğini söyleyenleri ayırt edemeyen milletler, kandırılmak için bekleşen zavallı kuşlar gibidir.
Bilge Ata
Yüzleşme Doktrini’nin asıl hedeflerinden birisi de gerçeğin ortaya konulması ve Yüce Halkımızın yararına sunulmasıdır. Biz, bilgilerimizi ve birikimimizi Aziz Milletimizin geleceğine yatırmak istiyoruz. Bizler bu güne kadar yatırım kavramını maddi planlarda görmeye alıştığımız için yukarıdaki kavramı yadırgayanlar çıkabilir. Unutulmasın ki, en büyük yatırım insana ve o insanın beynine yapılan yatırımdır. İnsana yapılan yatırımın kısa sürede mamül madde gibi görünür sonuç vermemesinden dolayı bu kavram, yanlışmış gibi algılanabilir. Oysaki ben bu çalışmamda bütün yatırımlarımı, Yüce Türk Milleti’nin geleceğine yapmaya çalıştım.
Bu söz, aslında sözlerin anasıdır. Bu söz, gerçeği arayanlara bir gün onların şah damarlarının atışı gibi hayat verecektir. Gerçek denilen yüce ve kutlu kavramın ele geçirilmesi ise, ona giden yollarda zahmet ve meşakkatlere fütursuzca göğüs germesini bilmeye bağlıdır. Fedakârlık yapmayanların başkalarından fedakârlık beklemeleri, toplumların fedakârlık anlayışlarında zedelenmelere, yıkımlara sebep olur. Başkalarını dinlemeyenler, kendilerine güvenlerini yitirmiş olanlardır. Fikirleri aklın süzgecinden geçiremeyenlerin, akıl adına söyleyecekleri sözler, toplumları çıkmaz yollara sürükler.
Biz bu projeyi okunsun ve üzerinde düşünülsün diye Türk Kamuoyunun Yüce idrakine sunuyoruz. İçine koyduğumuz fikirlerin uygulanmasını diliyoruz. Geçmiş fikirlerden yararlanmadan, fikir ürettiğini söyleyenler, gerçek fikirleri tanımayanlardır. Bu eserin orijinal fikirlerden meydana gelmiş olması ise Milletimiz adına sevindiricidir. Ülkemizin bilimsel bilgiye ulaşmasında ortaya koyduğumuz gerçeklerin bizden birisinden çıkmış olması en çok halkımızı sevindirecektir.
Yöneticilerimizin bu fikirlere eğileceklerine olan inancımı burada belirtmek istiyorum. Değer vermezlerse onu da kedileri bilirler. Bizimki Nasrettin Hocamızın göle maya çalması gibidir: {Ya tutarsa!} diyerek yola çıkmış bunuyoruz. Jull Wern’in Amerika’da bir yerde uzaya seyahatle ilgili bir romanında anlattığı bir yerde, nice yıllar sonra, NASA tarafından aynı yerde uzay uçuşlarının başlatılması, ne mutlu bir tesadüf olmuştur.
Bizim ortaya koyduğumuz:
a} Bilgi Toplumu, gelişmişlik,
b} TUĞSAN,
c} BİLİM BAKANLIĞI,
d} YÜKSEK TEKNOLOJİ BAKANLIĞI,
e} BAYINDIRGÜÇ BAKANLIĞI,
f} Bu Bakanlıkların Özerkleştirilmesi,
g} ÖZERK DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI,
h} ÖSİP {Örgütlü Suçlar ve İhale Polisi Teşkilatı},
ı} BULUŞ KURUMU,
i} Beyin Göçünün Durdurulması gibi nice projelerimiz bir gün gelir de, Türkiye’yi yönetenlerce dikkate alınırsa; ki o sıralarda bu Bilge Ata yaşıyorsa, ne kadar bahtiyar olacaktır. *
………………………………………………………………………………………………………………………..........................................
*} Yüzleşme Doktrini Rüstem KOCADURMUŞOĞLU-Bilge Ata. Zirve Bas.2002 Adana s:18,19,20
………………………………………………………………………………………………………………………........................................... |